19 Aralık 2012 Çarşamba

Bu Eylemi Yapan Kim?

Bu kez Türkçe dersi, konumuz cümlede özneyi bulma ve her zamanki gibi anında uydurma ;)
Arada eylem bildiren sözcüklere bazı sorular sorup yanıt arardık, çoğu zaman sınıfın sadece küçük bir kısmı bunu başarır geri kalan boş boş bakardı. Özne konusunu ilk defa bugün Özne olarak işledik. 
Öncelikle her çocuğuma renkli kağıtlardan birer küçük ok işareti kesip dağıttım. Bu kağıtlar A6 boyutunun yarısına ayrılmış durumda bir tomar var elimin altında. Sınıfta pek çok malzemenin sürekli el altında olması çok işe yarıyor ve zaman zaman hayat kurtarıyor. 
Her neyse, küçük oklarımızın üzerine keçeli kalemle de kocaman "Kim?" yazdım. Bu işlem 29 öğrenci için yaklaşık 10 dakika sürdü ki bu arada sevgili kuduruklarım tahtaya yazmış olduğum cümleleri defterlerine geçirmekle meşguldü.
Ardından ilk cümlenin eylem bildiren sözcüğünü bulduk. Bunda halen zorlanan bir iki çocuğum var ama genelimiz yapabiliyor. Eylemin altından çizip tahta için hazırlamış olduğum "Kim?" okunu eylemin önüne tutup okuduk. "Kim geldi?" şeklinde. Cevap zaten apaçık ortada. "İşte suçluyu bulduk" deyip etrafına bir yuvarlak ve saçları da çizdik.Suçluyu bulma fikrini öyle çok sevdiler ki üçüncü cümlede herkes olayı kapmış ve de hatasız özne bulur olmuştu :)
Şimdi siz "Ne var bunda?" diyebilirsiniz elbet ama benimki gibi bir sınıfta anlatılan konunun hemen kavranmış olması bir mucizedir çoğu zaman. Aynı işi herkes defterindeki küçük oklarla yaptı. Önce defterde ardından koşup tahtada suçluları birer birer buldular hem de en başarısızlar bile :)











Birkaç çalışmanın ardından özne tanımını da verip cümlelere devam ettik. Çok basit bu materyalle daha önce normal yollarla kavratmakta zorlandığım özne konusunu iyice öğrenmelerini sağlamış oldum. Dersin sonunda elbette  küçük oklarımız defterlere yapıştı. Bazı çocuklarım "Ben yapıştırmam yine bununla bulacağım özneyi" diyerek karşı çıktı :) Muhtemelen yarın "Benim okum kaybolmuş öğretmenim" diyerek yakama yapışacaklar ;)

18 Aralık 2012 Salı

Bu Çocuk Da Kim?

Dersimiz bu kez İngilizce. Bu dersi çok önemsiyorum. Çünkü çocuklarım ve benim için tamamen değişik, yeni bir deneyim. 
Konumuz Body Parts. İtiraf etmeliyim okula giderken bu konuyla ilgili hiçbir hazırlığım yoktu. Sadece sevgili Ender Öğretmenimin daha önce verdiği bir küçük fikir. Vücut bölümlerini öğretmek için genellikle bir çocuk resmi üzerinde bu bölümleri gösteren hazır posterler kullanılır. Ben bu yıl posterleri hep canlı canlı hazırlıyorum sınıfta. Bunu da öyle yaptık.
Öncelikle o meşhur rulo kağıdımızdan sınıfın en kısa boylu delikanlısının boyunca iki parça kesip yere serdik. Ortasından koli bandıyla birbirine yapıştırdık.
Delikanlımız Küçük Azat'ı kâğıdın üstüne yatırdık ve kahkahalar arasında etrafından çizdik. Böylece dev çocuk posterimizin dış hatları hazır oldu.



Aynı şekli bütün çocuklarım defterlerine de çizdi. Ardından her vücut bölümünü hem kendi üstümüzde gösterdik, hem dev posterimizde hem defterlerimizde çizip isimlerini yazdık. Postere yazarken bir yandan renklendirdim. Çocuklarım da renkli kalemler kullandılar. Böylece yavaş yavaş vücut bölümlerini gösteren posterimiz hazırlandı. En çok da saçlara bayıldık :) 
İsimlerin çoğul halleri için yanlarına parantez içinde (s) harfini ekledik. Çoğul hali farklı olanları doğrudan yazdık (foot - feet gibi) Yalnız yüz bölümü için onlar defterlerine ayrı bir kafa çizdiler. Ardından hazırlanmış olan dev posterimizi okul koridorumuza gururla astık. Gerçekten gurula astık. Çocuklarım gören herkese "Biz yaptık bunu" demiş teneffüs boyu :)











Şimdi kapımızın yanında duran bu postere gelip geçerken bakıyorlar. Tekrar yapmış oluyorlar. Elbet hazır posterler de kullanılabilir. Ancak tecrübeyle sabittir bu tarz poster ve afişler her zaman daha fazla seyirci topluyor ;)

11 Aralık 2012 Salı

Çizgisel Çılgınlık :)

Dersimiz Görsel Sanatlar, konumuz çizgisel çalışmalar. 
Sınıf düzenim zaten üç büyük küme şeklinde olduğu için bu üç kümeyle çalıştık. Önce her kümeye yaklaşık 3 m uzunluğunda kağıt verdim. Bu kağıtları İkea'dan almıştım daha önce ve sınıfta çok kullanıyoruz.
Her neyse kağıtlar sıralara serildi ve sulu boya için malzemeler hazırlandı. Ardından her grup kendi kağıdına dilediği gibi siyah renkli çizgiler çizdi. Bu aşamada hem birbirlerinin çizimlerini takip ederek gerektiğinde tamamlayıcı çizimler yaptılar hem de birlikte nereye nasıl çizgiler yapılacağına karar verdiler. İlk aşamamız oldukça sakin geçti. Bir iki küslük olayını da benim müdahelemle çözdük ;)












Ardından çizgiler arasında kalan bölümleri diledikleri çizgi türlerini (Yatay ya da düşey çizgiler, kırık çizgiler, eğik çizgiler vs.) kullanarak pastel boyalarla doldurdular. Yine tüm grup üyeleri aynı kağıt üzerinde farklı yerlerde çalışarak büyük resmi tamamladılar. 



 Elbet çalışmanın yarısına gelmeden zil çaldı. Teneffüse çıktık. Geri döndüğümde iki grubun çalışmaları bitmişti. Diğer grup da tamamlamak üzereydi. Ama pastel boyayı eline alan kağıdın yanında kendine, arkadaşına da sakal bıyık çizmiş :) Sınıfa girdim bir sürü bıyıklı soytarı beni bekliyor :) 

Önce kızayım dedim ama baktım öyle mutlular ki! Ben de aldım yüz boyalarını hepsini güzelce boyadım. Bir sürü bıyıklımız ve palyaçomuz oldu. Sonrası malum çılgınlık :) Uzun zamandır en çok güldüğümüz ders oldu :)










Peki bu kadar deliliğin sonucu ne oldu diyeceksiniz.
İşte ilk ve somut olan muhteşem sonuç. Doğrusu bu kadarını beklemiyordum.






Elbet bu yıl her çalışmamızda olduğu gibi okul koridorundaki yerini de aldılar. 
Bu çılgınlığın ikinci ve belki daha önemli kazanımı ise bol bol gülüp eğlenerek, birbirimize sarılıp poz vererek, birbirimize gülerek, yardımlaşarak ve birlikte çalışarak geçirdiğimiz, ürünümüzle ve kendimizle gurur duyduğumuz iki ders oldu. Hep söylüyorum okul illa ki herkesin yüzünün asık olduğu, ciddiyetle ve hiç durmadan çalışılan bir yer olmak zorunda değil. Aslında çok eğlenceli bir yer olabilir yeter ki biz isteyelim :) Çocuklarımız okulda ne kadar güzel zaman geçirirse zorunlu sıkıcı anlarda da o kadar verimli ve istekli olurlar diye düşünüyorum.